30 Mart 2006

Sakura zamani



Iste beklenen zaman
geldi. Haftasonu bir yigin sakura partisi beklenirken,
bu hafta basinda sakuralar kis uykusundan uyaniverdi. Persember ve Cuma
hava soguk olacak gibi. Cumartesi sabahina kadar beklerlerse ben de merakli
ve istekli Japonlarin arasina "hanami" (cicek seyretme, ama aslinda sakura seyretme "piknigi" gibi) olayina katilacagim. Iki Yoyogi ikincisi Shijuku Gyoen Parkinda iki piknigim var.

Dun sirketin yan tarafindaki mutevazi shinto tapinagina tirmandim oglen tatilinde. Sakuralar tum ihtisamlariyla acmislardi. Havada harika bir sakura kokusu vardi. Tabii sakura oyle buram buram degil, belli belirsiz, hafif bayginca acan bir cicek oldugu icin cok sansli oldugumu dusundum. Yan banklardan birinde bizim sirketten bir ayaklarini banka uzatmis uyuyordu. Baska bir sirkette calisan, aralarinda iki Amerikalinin da oldgu genc bir grup obentolariyla geldiler.

Yilin bu ender olayi, sakuralarin acmasinin keyfini kitabimi okuyarak cikarmaya basladim. Kisa suren sefayi kutlamanin sevinci ve sonun yakin oldugunu bilmenin huznu ile bir iki dakikanin zevkini uzunca, aklima kaziyarak cikardim.

Derken yan banka gencten biri oturdu. Sigarasini cikardi ve yakti. Bu sakurarlarin ender kokusuyla gecirdigim asude oglen tatili de boylece sona ermis oldu.

27 Mart 2006

Japonca sarki soylemenin zevki

Japonca'yi ilk dinledigim, ilk duydugum zaman "taka taka" gibi, makinali tufek gibi gelmisti. Bunun nedeni tabii ki, Japoncanin ses yapisiydi. "N"N sesinden baska kapali hece yok. Bir de gunluk konusma dilinde "masu", "desu" hecelerinden sondaki "u" sesinin dusmesi sonucu fiilerin kibar konusma formunda "s" sesiziyle bitmesi.

Ama hecelerin acik olmasi sarki soylerken o kadar buyuk bir avantaj ki! Tum Japonca sarklilar Japoncanin bu ozelliginden bol bol yararlaniyor. Nefesi birakacagin yeri bulmak hic zor degil. Sarkilarda bagir bagira bildigin kadar. Turkce'de "seninle", "sevda", sesliyle biten fiil sonlarini ustaca kullanmak gerek. Ama Japonca'da olanak cok bol.

Karaoke'de Japonca sarki soylemek bu yuzden cok cok rahatlatici. Sarki soylemek sesi kotu olanlar icin iskence olsa da, bunu dert etmeyenler icin, "bagir bagirabildigin kadar." Su sarki ornegin: "kona--- yuki----." Uzata uzata...Tadina vara vara.

21 Mart 2006

Japonya'da dogalligin garip tezahurleri

Japonya'daki kulturel gariplerin benim icin ilki Tokyo'dan shinkansen'e bindigim zaman olmustu. Yan koltuktaki Japonlar ayakkabilarini cikardilar, koltuklara bagdas kurdular ve agizlarini sapirdata sapirdata "obento" (lunch-box, sefer tasindaki yemek) yemege basladilar.

Onsenlerdeki (kaplica) dogal ciplakliga hemen alistim. Cunku zaten herkes ciplak.

Sehirlerdeki insanlar dogadan oldukca uzakta. Trenler, alisveris merkezleri, celik-cam binalar.

Ama reklamlar surekli dogallik uzerine. Iste gecenlerde soyle bir bira reklami: sikis tepis bir trene elinde cantasiyla binen is adami, kutu birasini acar. Zevkle icmeye baslar. Bir anda bir nehir kenarinda bir genc kizla beraberdir. Birayi aslinda kizin elinden icer. Pantolon pacalarini sivar, ayaklarin dizlerine kadar suya sokar ve "ferahlayarak" birasini icer. Karizma onemli degil.

12 Mart 2006

Yabancilardan da Shinto rahibi oluyormus!

Gecen gun Avustralyali bayan bir arkadasla konusuyorduk. Tokyo'nun batisindaki Takao daginin yakinlarindaki bir baska dagdaki Shinto tapinaginda rahiplik (kanushi) yaptigini soyledi. Ben cok cok sasirdim, cunku Shintoizm Japonlara ozgu bir din diye dusunmustum, Budizm evrensel olsa da.

Once nereden aklina geldigini sordum. Megerse dagi yapilasma ve modernlestirmeden korumaya calisan cevrecilerin parlak bir fikriymis bu: tepedeki ufak shinto tapinagi aktif olarak ibadete acilirsa dagin korunma altina alinmasi mumkunmus. Boylece bizim arkadas da bu ise gonullu olmus. Japon ya da Shinto olmak gibi bir zorunluluk yokmus. Onemli olan belirli seremonileri eksiksiz yerine getirmeyi ogrenmekmis. 5 gunluk bir egitim sonrasi sinav varmis. Arkadas ilkinde cakmis, ikincide gecmis. Simdi arada bir dag basindaki torenlerde rahiplik yapiyormus. Hem bayan, hem yabanci!! Bu tur vesilerle etrafta pek cok tapinagin destekcisi yabanci birikmeye baslamis. Japonlar ve yabancilar arasinda ayrim olmadan torenler artmaya baslamis.

04 Mart 2006

Maid Cafe: "Efendim bugun isten yorgun gelmissinizdir."

Tokyo'ya gelip de Akihabara'ya gitmeyen yabanci yoktur. Elektronik esyanin bollugu, dukkanlarin, daha dogrusu birbirine yapisik elektronik esya hipermarketlerin curcunasi, neonlar, insanin gozlerini kamastirir. Eskiden beri bilgisayar oyunlari ve anime satilirdi. Simdiler de Akihabara "otaku" (Ing. "nerd" olur herhalde) denen icine kapali, anime ve oyun seven, insanlarla iliski kurmayi sevmeyen tiplerin merkezi oldu iyiden iyiye. Animelerle yetinmeyen otaku'lar simdi de animelerdeki abartili tiplerin gercek hayat versiyonlariyla egleniyorlar: hizmetciler dunyasi. Ama hizmetciler hep kucuk genc kadinlar. Akihabara'da "Maid Cafe"ler oldukca yaygin. Kiyafetler 19. yy hizmetci kiyafeti. Hizmetcilerin soyledikleri sozler, ve kosulsuz teslim cazip geliyormus. Iste Cafe Mailish. Simdi ayak masaji yeren yerler de var mis: MaiFoot.

Kiyafet satan yerler simdilerde elektronikciler carsinda, neonlarin arasinda. Liseli kiz kostumleri ve hizmetci kiyafetleri Japonlarin en sevdigi fantazilerden biri icin: kosupurei, yani costume play. Simdilerde Japonya disinda da anime, manga kulturuyle beraber kosupurei de yayginlasiyor.

Insanlar baska birinin maskesinde kendi olabiliyor bazen. Ya da maskeli insanlarla iliski/arkadaslik kurarken.

01 Mart 2006

HIV'nin Japonya'daki (onlebilir) yukselisi

UNAIDS'in verilerine gore Japonya'da 12,000 HIV+ yetiskin var. Japonya G7 icinde HIV enfeksyonun arttigi tek ulke. Iletisim araclarinin bu kadar yaygin oldugu, okuma yazma oraninin 100%'e yakin oldugu bir ulkede nasil oluyor da insanlar HIV'ye yakalaniyor ve oran gelismekte olan ulkelerdeki gibi artiyor?

Insanlar merak ettikleri, sorduklari sorularin yanitlarini ariyor. Medya alicisi olacak haberleri satiyor, ve kimse umursamiyor aslinda. Ta ki, test yaptirmayi akil edene kadar.

Bu ulkede hala AIDS yabancilardan, "sapiklardan", uyusturucu kullananlardan gecen bir hastalik. 1980'lerde HIV hastalarinin durumu icler acisiymis. Islerinden atilanlar, tren platformunda beklerken itilip agir yaralananlar, ilgisiz ve bakimsizliktan sokaklarda yasayanlar. Bu ilklerden cesurca ismini aciklayan biri tabii feci sekilde gazetelerde bas haber olmus. Eskilerden beri gelen "cuzzamli" ya da "vebali" korkusuna benzer birsey. Simdilerde hala korkulan urkulen bir seylden bilinc altinda kacma gudusu var herhalde. Japon-Japon'a hic birsey olmaz, boyle dusunuyor cogu insan. Prezervatif kullanmama oranin yuksekligi yilda 300,000 kurtaj vakasinin olmasindan da anlasilir. (Bu ayri bir yazinin konusu.)

Hic birsey yapilmiyor degil elbette. Japan HIV Center basta olmak uzere pek cok kurum ve gonulluler bilgilendirme calismalarina devam ediyor. Cok cesitli servisler sunuluyor. Bilgilendirmenin yani sira HIV testiyle ilgili de sorulara yanit veriyorlar. Tokyo'da Suginami Saglik Merkezi'de ayni gun HIV- oldugu kesin saptananlarin test sonuclari veriliyor. JHC'nin gonullu katilimiyla test edilenler tum surec boyunca psikolojik danismanlik hizmeti aliyorlar. Boylece test oncesi cok stresli bekleyis, ve test sonucu ne olursa olsun, test sonrasindeki stres ya da asiri rahatlama kontrol altinda tutuluyor.