13 Aralık 2006

Japonlarda sorumluluk duygusu

Yine geniş bir konu ama doğrudan konuya gireyim. Japonlar da mümkünse bir konuda sorumluluk almak istemezler, temelde. Ama eğer sorumluluk alınacaksa, yani başka çare yoksa, sonuna kadar da alırlar. Basında da çıktığı gibi sorumluluğun sonu intihara kadar gider bazen, özellikle de özel sektörde.

Halk geçmiş hükümetleri bu tür şeylerde sorumlu tutar örneğin: dış ilişkiler (K. Kore'ye kaçırılan konusunda yıllarda pasif kalındığı için, Çin'in ve ABD'nin dayatmalarına boyun eğildiği için) ve halk sağlığını tehdite eden ihmaller. (80'li yıllarda ısıtılmamış kan ürünlerinin, Amerika'da yasaklandıktan sonra Japonya'da hemofili hastalarına uzun süre verilmeye devam etmesi sonucu o zamanki hastaların %50sinin HIV'ye yakalanması olayı güzel bir örnek. Mahkeme 10 yıl sürse de, sonuçta devleti sorumluluk almaya mahküm etti. 90lı yıllardan beri HIV/AIDS hastalarının masraflarının büyük bölümü, bazen tamamı devletçe ödeniyor.)

Klasik bir Türk-Japon farkı. T.C. Başbakanı AB olayı için TV'de haksızlık falan gibi laflar edebiliyor Türkiye'de. Ne duygusal ve sorumsuzca! Burda olsa Japon Millet Meclisi (Diet) çınlardı: "Siz o parayı sokaktaki adamın söyleyip teselli bulacağı lümpen maazeretleri sıralamak için almıyorsunuz. Sonucu milletin hedeflediği şekilde milli çıkarlar doğrultusunda çıkarmak göreviniz. Maazeretleriniz de sizin sorununuz. Hak-mak göreceleridir, geçin bunları Avrupalılara herşeyi yıkarak sorumluluktan kaçamazsınız." Belki Dışişleri Bakanı istifaya zorlanırdı.

Japonya ile memleketimi karşılaştırmamaya çok özen gösteririm. Elma armut gibi birşey. Ama bazen öyle şeyler oluyor ki...Kendimi tutamıyorum işte.

11 Aralık 2006

Japonya'da Sonbahar

Onsen TapınağıOnsen TapınağıSonbahar
Shirogin RyokanShirogin Ryokan çayShirogin Ryokan


Japonlardan bazısı, şaşırtıcı olsa da dört mevsimin yalnız kendi adalarına özgü olduğunu sanır. İsrarla sorarlar, yanıt da "evet bizim taraflarda da dört mevsim vardır yani" olunca nedense çok şaşırırlar. (Hiç bir Türk'ün aklına böyle bir şeyi sormak gelmez herhalde.)

Dört mevsimle ilgili olarak ben aslında biraz onlara hak vermek başladım. Türkiye de dahil olmak üzere, pek çok yerde baharlar aslında biraz kısa. Geç geliyor çabuk bitiyor. Burda iklimden olsa gerek, baharlar olması gerektiği gibi 3er ay, hakkıyla.

Japonya sakuralarıyla ünlü olsa da benim zevkini çıkardığım mevsim Sonbahardır. Yapraklar Tokyo bölgesinde Aralık başına, hatta ortasına kadar yavaş yavaş sararır, ya da kızarır. Ama dökülmez. Hava yavaş yavaş soğur, yaprakları kopartacak fırtına yağmur pek olmaz. Renkleri için özellikle yetiştirilen ve dikilen iki ağacı severim: en üst soldaki kırmızısı momiji (Japanese Maple, Japon Akçaagaci), yanındaki sarı da Ichou(Ginkgo, Mabet ağacı).

Doğadaki renk bolluğunu görmek için başta Kyoto olmak üzere pek çok yere geziler düzenlenir. Doğanın sunduklarının tadını yavaş yavaş çıkarmayı severler, Japon kültürünün ana temalarından biri daha.

04 Aralık 2006

Dev yengençler

Yengec akvarymuYengec Kalesi konseri
Kenraku-enHigashi-yama

Tokyo'da sokaklarda gezerken bazı restoranların tabelalarının yanında dev yengenç maketleri görülür. Bunlar iki adam boyu kadar vardır. Daha da korkuncu bacakları ve kıskaçlarının otomatik hareket etmesidir. Uzaylı yaratık ya da mutasyona uğramış dev örümcek gibi şeyleri bu boyutta görmek beni açıkçası ilk başlarda çok korkutmuştu. Üstelik hiç de iştah açıcı değil diye düşünmüştüm.

Hala daha bu reklam metodunun değerini çok anlamış değilim. Japonlar benim gibi korkup ürkmüyorlar herhalde. Tam dersi çok lezzeli buluyor belki bu dev maketlerin çağrıştırdıklarını.

Lezzete gelince ikna oldumu söyleyebilirim. Kışın yengeç piyasaya çıkar ve her sene yazın kendini özletir. Bir arkadaşın dediği gibi, o kadar zırh, alet edavat bir işe yaramaz, penseler ve tığ gibi özel aletlerle o kabuklar kırılır, beyaz yengenç eti sıyrılır ve çoğunlukla limonlu sosa batırılıp ağza atılır. Kömür ateşinde pişmişi, tempurasi, haşlanmışı, çiğ olarak (sashimisi) hep iyidir.

Fotoğraftakiler sırayla: Tokyo'da bir restoranda akvaryumdaki dev yengeç, pişmiş haliyle benim yememi bekleyen yengeç bacakları, Kanazawa'da balıkçı tezgahında yengeçler.