29 Haziran 2006

Megumi Yokita'nin kocasi gercekten Kuzeydeymis

Ocak ayinda Megumi Yokota yasiyor mu? diye yazmistim. Megumin kocasi gercekten Kuzeydeymis, o da kacirilmismis. Acaba o birseyler biliyor mu?

Kendinizi Meguminin annesinin babasinin yerine koyun, yanit aramaktan vazgecer miydiniz?

28 Haziran 2006

Sonunda bir Türk şarkıcı karaokede

Haftasonu uzun bir aradan sonra karaoke'ye gittim. Yabanci sarkilar bolumunde hep gozum bizimkileri arar. Bu sefer buldum, Sertap'tan "Here I am". Soyledim de. Cok iyi geldi. Tarkan'dan ya da Türkçe de olsa Sezen'den birseyler olsaydi keske.

"Everyway That I Can" yerine neden "Here I am"? Gecen kis Japon-Kore ortak yapimi bir filmin soundrack'inda vardi bu sarki. Film bir korku-gerilim filmi: "A Tale of Two Sisters."

Demek ki isin sirri, pazarlamada.

24 Haziran 2006

Japonya'nın Dünya Kupası Hezimeti

2002'de en azindan Japonya ilk 16'ya girip, Türkiye'ye elenmisti, 1-0. Bu sefer grubundan cikamadi. Avustralya'ya 3-1 yenilip, Hirvatistan'la 0-0 berabere kaldiktan sonra Brezilya'yi yenmeyi dusluyorlardi. Sonuc dun sabah 4-1'lik yenilgi.

2002'den bu yana iyi hazirlandiklairni dusunuyorlardi. Japonlari daha iyi anlayan Zico, Brezilyali Japon liglerinde oynayan usta bir oyuncu, teknik direktor yapilmisti. Avrupa liglerinde top kosturan artimisti. Hazirlik maclari ve 4 yil icindeki degisik sampiyonalarda basarili denebilecek sonuclar alinmisti. Ama sonuc gelmedi.

Herkesin 4 yil once soyledigi seyler yine ayniydi: forvetler yok, cok zayif. Paslasmayi oyun saniyorlar ve sonuca gidemiyorlar. Bireysel oyun oynamalari gerektiginde cesaretleri yok oluyor sanki.

Dun Nakata'nin aglayan fotografi vardi spor gazetelerinde. Eh.

Simdi yeni bir teknik direktor aranir. Ama "Japonlari anlayan" biri olsun denir, nedense. Ya birakin, derim. Futbolun da Japonlugu olmaz artik. Japon stili denen seyi olusturmak icin daha bir 20 yil gecmesi gerek, once dunya standardinda futbol oynamayi ogrenin.

Soyle isleri kokten degistirecek birini getirseler. Tam tersi Japonlugu silip atacak, gol atamayanlari takimdan kesecek cesareti olan biri.

14 Haziran 2006

Geyşaların Mizuage seremonisi

Bir Geyşanın Anılarında gecen bir bolum var. Sayuri, yani kitabin kahramani, cirak geyşayken, "mizuage" zamani gelir. Bakireliğini kaybetme zamani. Sanirim daha 18 yasinda bile yokken. Mizuage icin once Sayurinin olaya hazir oldugu ilan edilir. Sonra acik arttirma baslar. Parayi bastiran Sayuri'nin bakireliğini alma hakkina da sahip olur. Ve bu olay gerceklesir. Dr. Yengec lakapli adam kazanir ve olay oldukca mekanik ve can yakici bir sekilde sonuclanir.

Ilk okudugumda inanamadim. Adeta midem bulandi. Meslegi ne olursa olsun bir kucuk kizin bu ozel aninin bu kadar ortalikta olmasi, bundan kazanc saglanmasi ve "bu degerli sey" icin erkeklerin birbirleriyle yarismasi biraz kadinlik onuruna aykiri geldi.

Sahsen namusa ve bekarete anlamam, onem vermem. (Ne bicim Türksün, Anadolumuzu temsil edemezsin, demeyin. Ben yalniz benim hic birseyi temsil de etmiyorum.) Demek olay bu kadar onemli, o deri parcasi bu kadar onemli bazilari icin.

Bu arada mizuage konusu Wikipedia'ya gore ihtilafli. Dogru olmadigi yonunda gorusler var. Benim Japonlardan endindigim izlenim dogru oldugu yonunde. Sanirim gunumuzde yasal olarak mumkun degil.