20 Ekim 2007

Yaşamın getirdikleri


Çarşamba akşamı telefonu kapattım. Bir süre öyle durdum, annemin söylediklerini kafamda çevirdim. Yok anlamamıştım. Babam iyi değildi. Ne kitlesi ne MR'ı ne beyini ne ameliyatı. Sonuçta bir defa daha telefon.

Salı akşamı İstanbul'dayım.

19 Ekim 2007

Tokyo Soykırımı, 3 Mart 1945

Bir arkadaşımın sitesine bakmanızı isterim. Tokyo Soykırımı, 3 Mart 1945. Ek bir yorum yapmayacağım.

Not: Bazı fotoğraflar yanık ceset resimlerini rahatsız edici bulanlar için iyi bir fikir olmayabilir.

13 Ekim 2007

Bayramda trenler bedava oluverdi!

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN! SAĞLIK VE MUTLULUK DOLU NİCE BAYRAMLARA!

Bir zaman büyükşehir beledeiyeleri bayramlarda ulaşımı bedava yapardı. Herhalde şimdi de öyledir.

Bugün de Japon Demiryolları (JR) bize kıyak yaptı. Bugün sabahtan yolculuk bedavaydı!! Yani biz de bayram yaptık.

Şaka bir yana, bugün çok tarihsel bir gündü. Bilet gişelerine elektrik veren şebekede arıza olunca, sabahın en yoğun saatlerinde istasyonları kalabalıklaştırmak istemeyen JR gişeleri bedava yaptı. Şimdiye kadar hiç şahit olmadığım birşeydi. Japonya'da da böyle şeyler oluyor yani.

01 Ekim 2007

Bir gecelik ağalık

YazfestYazfestYazfest
YazfestYazfestYazfest
YazfestYazfestYazfest
YazfestYazfestYazfest

Tokyo'ya gelmiş herkesin bildiği gibi Tokyo çok kalabalık bşr şehirdir. Kalabalık trenlerde geçen zaman, uzun çalışma saatleri gittikçe stres birikimi yapar.

Haftasonları kaçamakları yapmak ve Tokyo dışında haftasonlarını geçirmek çok çekici, adeta kaçınılamaz hale gelir. Shinkansene atlarsın, iki saatte "taşradaki" kasabalarda bulursun kendini. Bu kaçamakların benim için en vazgeçilmez tarafı Japon stili han ya da oteller, "ryokan"lardır.

12 yıl önce ilk defa ryokanda kaldığım zamanı hatırlıyorum. Izu'daki Shuzenji kaplıca (onsen) kasabasında. Çok rahat hissetmiştim kendimi. Sonraları pek çok ryokanda kaldım ve aralarındaki benzerlikleri, farkları gözlemleme, yaşama fırsatı buldum. Her ryokan misafirperliğin, oda dekorasyonun, akşam yemeklerindeki sunumun ve banyonun özel bir kombinasyonunu sunar. Turizm ve otelcilik işindeki herkesin bildiği gibi misafirperverlik ryokanları birbirinden ayıran en önemli özellik. Ryokanlardaki misafirperverlik oldukça resmi - insanı sıkmayan cinsinden. Misafirler ev sahibi, ağası gibi hisserderler kendilerini. Detaylara gösterilen özen, servisteki herşeye imzasını atar ve bunların hepsi personelin saygılı gülümsemesiyle pekişir.

Ryokanlarda kaldığım zaman hep kendimi ağa gibi hissederim ben de. Hizmetçi ve uşakların emrime amade olduğu büyük bir evin sahibi. Bu ağalık bir gecelik olsa da, ryokandan çıkış zamanı haftanın sıkıcı tekdüzeliğine dönüşün habercisi olsa da, oradaki zamanın tadını çıkarırım, hep sürecekmiş gibi. Zaten büyük başın büyük derdi, böyle büyük tek bir evin sahibi olmak ve sorumlulukla boğuşmak yerine, her seferinde bir başka evin geçici ağası olmak daha iyi.

Sihir bitse de sıkışık trenlerde Pazartesi işe giderken son ağalık tecrübesini hatırlar ve bir dahaki kaçışı düşlerim.