Geçen sonbaharda da Türkiye'den döndükten sonra olmuştu: Japonya'da bana çok çok yakın bir ailenin babası 5 yıllık yatalak hastalığının sonunda ebediyete göçtü. Askerlik, Tayland falan yazayım derken, Pazartesi'nin 6 hafta sonra işe dönme telaşından sonra, bu gün işten erken çıkıp Budist tapınağındaki törene gittim, siyahlarımı giyerek. Kısa bazı notlar:
Evde bakılamayacak felçli hastalar Japonya'da da problem. Sosyal sigorta masrafları %100 karşılamadığı için önceden girilmiş özel bir sigorta yoksa 5 yıl finansal olarak çok yıkıcı olabilir. Hiç bir hastane uzun süreli olarak yatalak hasta almak istemiyor. Hastanenin sigortadan aldığı para belli bir süre sonra azalmaya başlıyormuş, yani hastane için "taze" hasta en iyisi. Mamoru-san torpil rica ile 3 hastane değiştirdi, yalnızca. Her hastane diğerinden kötüydü. Son hastaneye gittiğimde "dünyada son göreceğim manzara böyle bir yer olmamalı" dedim, ama büyük konuşmamak gerek.
Cenaze tören zamanına kadarki zamanı evde Budist sunanğının olduğu odada geçiriyor. Sanırım kuru buz desteğinde. Evin sakinleri de yanında yatabiliyor. Bizim için oldukça garip bir şey. Ama bir anlamda ölümün ilk şokunu atlatmaya yarıyor belki de. Yani hala birlikte olma duygusu veriyor belki.
Cenazeden eve dönünce eve girmeden önce cenaze evinden verilen hediye paketinin içindeki tuzu üzerime serptim. Adet böyle, yoksa "hayalet" eve taşınırmış.
Mamoru-san, huzura kavuştu sonunda.
2 yorum:
Biliyor musunuz, bu acılar ve bu gibi çoğu şey insan ne kadar yanlız kalmak istese de onu bırakmayan duygulardır. Sizin yerinizde Japonya'da olmak isterdim, ancak sizi hangi şans oraya götürdü ise bizde değişik nedenlerden dolayı yerimizden kımıldayamıyoruz. Umarım oradaki hayatınızda bu gibi üzüntüleri az yaşarsınız.
Hepimiz...
Yorum Gönder