
Geçen yıl şirket kurmaya karar verdiğimiz zaman, bir arkadaşın tavsiyesiyle babacan bir vergi uzmanı bulmuş ve ziyaretine gitmiştik. Lafı uzatmadan ne istediğimizi anlatmış ve bize yardımcı olmasını istemiştik. O da kaba taslak bir hesap yapmış ve kendi ücreti de dahil olmak üzere bu işin bize 350 bin Yen'e patlayacağını söylemişti. Buna şirket için ortaya koymamız gereken öz sermaye (kapital) dahil değildi. (Japonya'da anonim şirket kurmak yeni kanunlara göre 1 Yen gerektiriyor. Ama aslında masraflar vb. düşünülünce bu ancak kağıt üstünde olası.)
Sonra biz dökümanları bir araya getirip de işi ciddileştirmeye başlayınca amca birden bir email gönderip yeniden hesap yaptığında işin 500 bin Yen'i bulacağını anladığını söylemişti. Ben de kibarca ortağımla bu masrafı konuşmam gerektiğini söylemiş ve bu işten vazgeçmiştim. Açıkçası bu yanıt hiç Japonca ve profesyönel gelmemişti.
Sonra M. Masato'yla uzun uzun konuştuk ve bu işi, yani şirket kurma işlemlerini kendimiz yapmaya karar verdik. En büyük engel, ya da göz korkutan şey, aslında mevzuatı tam bilmememizdi. Malum bizim Türkiye'de de diğer ülkelerde de bu işlerin dili bile karışıktır. İnsan bezer ve "bir bilene" yani avukata falan verir. Ama M. Masato bu işi kendi kendimize yapabileceğimize ikna etti beni.
Web'deki bilgiler, bazı Kobi destek merkezlerine ziyaretler falan...Sonuçta yapılması gerekenleri anladık ve en önemli belgeyi, şirket tüzüğünü kendimiz hazırladık.
İlk resmi işlem bu tüzüğün noterce onaylanmasıydı. Bir sabahın dokuzunda Tokyo'da Shinbashi tarafındaki bir noter bürosundaydık.
60'ının üstündeki noter ve yanındaki (Japon Office Lady-OL usülü) bayan çalışanlar için unutamayacakları ve arkadaşlarına anlatacakları bir gün olsa gerek: İki yabancı kapıda ve işlem yaptırmak istiyor. Zavallılar şaşkınlıktan dumur oldular! Oldukça alışılmadık birşey olmalı. Acaba ne istiyorlar, Japonca konuşuyorlar mı, falan.
Bu dumur durumunu atlattıklarında bizim dökümanların tamam olduğunu, niyetimizin ciddi olduğunu, Japonca konuştuğumuzu, hatta okuduğumuzu ve herşeyin normal seyrinde gidebileceğini anladılar. İşlemlerin gerisi kolayca bitti.
Noter amca bizim zararsız ve iş bilen olduğumuza inanmış olmalı ki, kağıtlarımız onaylandıktan ve makbuzlarımız kesildikten sonra yanımıza yaklaştı ve Fransız olup olmadığımızı sordu. (Neden Fransız?? Pek çok Japon Türkçenin kulağa Fransızca gibi geldiğini söylediğini hatırladım.) Türk olduğumuzda ufak bir dumur daha geçirdi. Ofisteki bayanlar fısıldaştı, kikirdedi. Ve biz derin selam vererek kapıdan çıktık.
Cebimizde makbuzumuz, çantamızda onaylanmış tüzüğümüz vardı. İlk aşama sorunsuz bitmişti. Bundan sonrası Adalet Bakanlığına bağlı Hukuk İşleri Bürosuna gitmekti.