İki haftalık tatilin sonu bugün. İstanbul ve Türkiye'nin kendine özgü güzel yanlarını, ritmini yeniden hissetmek çok iyi geldi. Türkiye'deki tükenmez enerji ve dinamizm, insanlarımızın çeşitliliği ve farklılıklar Tokyo'nun düzenli yeknesaklığından sonra yenileyici bir değişiklik oldu.
Her yıl olduğu gibi alışma devresinden sonra günlük yaşamın yorucu detayları ağır bastı ve güzel şeyler rutine dönüştü. Tokyo'daki yaşamım gündelik detaylarda oldukça sakin İstanbul'la karşılaştırılınca. İstanbul'un trafiği, şaşırtan fiyatlar ve yapay (saçma sapan) gündem maddeleri biraz bıktırmaya başlamıştı.
"Ortak Renkler", ortak renklerimiz. Bu sayfaları okuyanlar belki kendilerinden bir şeyler bulacaklar benim renklerimde.
29 Eylül 2006
Tokyo çok pahalı mı?
Tokyo'nun çok pahalı olduğu söylenir. The Economist'in yaptığı çalışmalarda da öyle çıkar. Ancak yaşayanlar için pek öyle değidir ve ben hep Tokyo'nun pahalı olarak görülmesine hayret etmişimdir. The Economist'in yayınladığı veriler "expat" ler içindir yani iş dolayısıyla Tokyo'da bulunan yabancıların ihtiyaçları için. Bu insanlar iş muhitine yakın olan Roppongi-Akasaka civarında geniş yerlerde yaşamak ve İngilizce'nin ağır bastığı hizmetlerden yararlanmak zorunda olduğu için ödemek zorunda oldukları fiyatın şehirde yaşan diğer insanlara göre çok çok fazla olduğuna inanıyorum. Tokyo'da geniş alan da İngilizce hizmet veren kurumlar da oldukça az. Bu bağlamda Oslo, Londra ve New York'la Tokyo'yu karşılaştırmak biraz abes bence.
İstanbul'daki fiyatları görünce Tokyo'yu hatırladım. Taze meyva, sebze fiyatlarının çok fazla olduğunu, kiraların da feci el yaktığını yine de kabul ediyorum. (Tokyo merkezde tek oda mutfak aylık kirası 840 YTL, bir elma 1,2 YTL).) Ama günlük yaşamın İstanbul'da şaşırtıcı pahalılığını anlamak istedim. Tokyo'dan bazı fiyatları yazarsam belki ne demek istediğimi anlarsınız.
Metro Tokyo Merkezde 1,92 - 2,28 YTL (Taksiye falan gerek olmadan kolayca ve temiz pak işe gitmek için en kısa, eredeyse tek yol)
Öğle yemeği 8,4 - 18 YTL (Balık-çorba-Pilav veren basit yerler ya da trendy İtalyan lokantaları)
Sweat Shirt 24 - 48 YTL (UniQlo ya da GAP)
Khaki pantalon 18YTL - 48 YTL (UniQlo ya da GAP)
New Balance spor ayakkabı 54 - 144 (yerine ve modeline göre)
12 yıl önce İstanbul'da fiyatlar Tokyo'nun yarısı kadardı da...
İstanbul'daki fiyatları görünce Tokyo'yu hatırladım. Taze meyva, sebze fiyatlarının çok fazla olduğunu, kiraların da feci el yaktığını yine de kabul ediyorum. (Tokyo merkezde tek oda mutfak aylık kirası 840 YTL, bir elma 1,2 YTL).) Ama günlük yaşamın İstanbul'da şaşırtıcı pahalılığını anlamak istedim. Tokyo'dan bazı fiyatları yazarsam belki ne demek istediğimi anlarsınız.
Metro Tokyo Merkezde 1,92 - 2,28 YTL (Taksiye falan gerek olmadan kolayca ve temiz pak işe gitmek için en kısa, eredeyse tek yol)
Öğle yemeği 8,4 - 18 YTL (Balık-çorba-Pilav veren basit yerler ya da trendy İtalyan lokantaları)
Sweat Shirt 24 - 48 YTL (UniQlo ya da GAP)
Khaki pantalon 18YTL - 48 YTL (UniQlo ya da GAP)
New Balance spor ayakkabı 54 - 144 (yerine ve modeline göre)
12 yıl önce İstanbul'da fiyatlar Tokyo'nun yarısı kadardı da...
23 Eylül 2006
Tatildeyim ve Tokyo'yu hatırladım

Geçen haftadan beri Türkiye'de tatildeyim. Tanıdık olan şeyler ve artık hiç de tanıdık olmayan 90'lı yılların ikinci yarısından sonra beliren şirketler, "ünlüler", politikcılar ve kavramlar. Tatilin toz pembe havasına hayal meyal gözüküyor. Fazla aldıramıyorum hiç bir şeye, zaman yok!
Tokyo'daki günlük yaşam da biraz uzakta bir süre. Deniz kıyısında dalga sesi dinlerken ait olduğum o uzak ülke de gerçek değil gibi. Zamanın dışındayım sanki tatilde. Kimliğim de kayıp!
Fotoğraftaki günlük yaşamda çelik yığınları arasında öğle arasına çıktığım Hachiman Shinto tapınağı.
15 Eylül 2006
Japonya'da Türkiye İmajı

Hep merak ederiz değil mi, Japonlar bizim için ne düşünür. Yada daha da genelinde yabancılar ülkemiz için ne düşünür.
Japonya'da Türkiye'nin imajı iyi. Özellikle son yıllarda Türkiye'ye giden Japon sayısı oldukça fazla. Biz Japonları sevdiğimiz için Tükiye'de güler yüze ilgi buluyorlar. Yemekler Japon ağız tadına çok uygun. Memnun ayrılan, 2-3 kere giden çok. En popüler yerler, İstanbul, Kapadokya ve Pamukkale. Akdeniz ve Ege sahilleri, Eski Yunan-Roma siteleri çok fazla onları cezbetmiyor.
Turizm posterlerimiz sık sık iyi yerlerde iyi zamanlarda ortaya çıkıyor. Resimdeki de bir adet belediye otobüsü!
Japonlar bizim Avrupa deiliğimize pek anlam veremiyor. Eh uzaktan bakınca haklılar da. Japonlar "biz de Asyalıyız, siz de, bunda ne var ki" diyorlar.
Onlar bizi olduğumuz gibi kabul etmeye razılar.
11 Eylül 2006
Japonya'dan köpek manzaraları

Japonya son yıllarda "köpek patlaması-inu buum" yaşıyor. Yurt dışından gelen köpekler de pet olarak makbul, geleneksel Japon soyları da. Ben Japon köpeklerini ilk burada gördüm. Akita-ken, Shiba-ken. Acaip sevimli hafif çekik gözlü, vücutları tıknaz, tüyleri kısa.
Fotodaki saf kan mı bilmem, ama Japon Shiba'ya benziyor.
Görme engelliler için özel eğitilmiş köpekler (Guide Dog , moudou-ken) de yaygın olarak gözükmeye başladı. Bu ayrı bir yazının konusu!
07 Eylül 2006
Yeni prense millet sevinirken resmi

Bugün Japan Times'a bakinca gülmekten öldüm.
Haberin başlığı Views on succession system remain splitdi. "People were delighted Wednesday with the news that Princess Kiko, the wife of Prince Akishino, the Emperor's second son, gave birth to a boy Wednesday."
Resimde de,bir yiğın nerden bakarsan bak olayla feci dalga geçen yabancılar vardı. "Roppongi Hills"denlermiş. Gidip ellerine gazeteleri tutuşturup poz verdirmişler belli. İşte olaya bakıştaki kültür farkı. Eminim Türkiyede yaşayan ya da Türkiyeyi uzaktan izleyen yabacılar da bizim bitmek tükenmek bilmez takıntılarimiza, medyada günlerce gündemi belirleyen hikayelere aynı gözle bakıyordur.
06 Eylül 2006
Japon tahtının yeni varisi ve komplo teorim
Bugün tahtın ikinci dereceden varisi Prenses Akishino ve Eşi Prenses Kako'nun bir oğlu oldu! Böylece tahtın artık 3. dereceden bir varisi var. Harika. Tüm dertler bitti artık. Veliaht Prens Naruhito'nun Prenses Masako'dan olan kızı Prenses Aiko'nun tahta geçebilmesi için anayasanın değişmesi de artık gerekmeyecek. Öyle ya, bir kız nasıl olur da İmparatoriçe olabilirdi? Bunu düşünmek bile korkutucuydu. Kız yabancı bir erkekle evlenirse hele, bundan sonraki varisler sarı saçlı mavli gözlü olabilirdi. Valiaht erkek olsa tabii yabancı bir kıza kapılmaz, ya da zeten onu beğenen yabancı kız olmaz, Aiko Asyalı birini de zaten beğenmez.
Benim komplo teorim şu: bu bebek cinsiyeti bilinerek "yaptırıldı". Yani tüp bebek gibi. Ama spermin Y kromozomlu olduğu bilindikten sonra. Zamanlamalar fazla mükemmel: Prenses Masako baskıdan depresyona girdi. Anayasanın değişmesi için girişimler başlamıştı. Prens Akishino ve Mikasa bu işe karşı olduklarını açıkladılar. Birden bu hamilelik çıktı. Herşey durdu. Prenses Kako 39 yaşında, iki kızı var. Yani aniden hamile kalması pek doğal değil. Konuyla ilgili diğer kişilere geince...Prenses Masako yazdan beri kızıyla Hollanda'da tatilde. İmparator Akihito ve İmparatoriçe Michiko Pzt.den beri Hokkaido'da tatilde. (Hokkaido'ya Eylül başında gitmek de bir fikir.) Tatile giderek beklenti içinde olmadıklarını göstermek istiyorlar belki de.
Sonuç olarak ben Masako için de Aiko için de sevindim açıkçası. Baskıdan kurtulmuş olmaları gerek. Aiko istediğiyle evlenebilir. Masako bir başka çocuk doğurma derdine düşmez artık. Hayatlarını yaşarlar biraz.
Japonya'yı kurtarmak da başkalarına kalır.
Benim komplo teorim şu: bu bebek cinsiyeti bilinerek "yaptırıldı". Yani tüp bebek gibi. Ama spermin Y kromozomlu olduğu bilindikten sonra. Zamanlamalar fazla mükemmel: Prenses Masako baskıdan depresyona girdi. Anayasanın değişmesi için girişimler başlamıştı. Prens Akishino ve Mikasa bu işe karşı olduklarını açıkladılar. Birden bu hamilelik çıktı. Herşey durdu. Prenses Kako 39 yaşında, iki kızı var. Yani aniden hamile kalması pek doğal değil. Konuyla ilgili diğer kişilere geince...Prenses Masako yazdan beri kızıyla Hollanda'da tatilde. İmparator Akihito ve İmparatoriçe Michiko Pzt.den beri Hokkaido'da tatilde. (Hokkaido'ya Eylül başında gitmek de bir fikir.) Tatile giderek beklenti içinde olmadıklarını göstermek istiyorlar belki de.
Sonuç olarak ben Masako için de Aiko için de sevindim açıkçası. Baskıdan kurtulmuş olmaları gerek. Aiko istediğiyle evlenebilir. Masako bir başka çocuk doğurma derdine düşmez artık. Hayatlarını yaşarlar biraz.
Japonya'yı kurtarmak da başkalarına kalır.
04 Eylül 2006
İşte Kirin 2006 Akiaji

Ağustos sonunda sonbahar sezonunun birası çıktı. Her senenin dizaynı biraz farklı olur. Tadı da yaz biralarının hafifletici tadından daha ağır, biraz daha koyu.
Artık sonbahar gecelerinde, sonbardakı BBQ partilerde akşam üstlerinde bu bira yer alacak. Tabii düşük oranda malt içeren bira tadındaki "içecekler" düşük vergiden dolayı hala bir hayli ucuzken, tada önem verenler için.
31 Ağustos 2006
Japonya'da yazın sonu
Türkiye'de de Japonya'da da yaz resmen 31'inde biter.
Ama fark şu ki, Türkiye'de bölgeye göre yaz kavram ve yaşam sitili olarak Eylül hatta Ekim sonuna uzar. Belki de yaz satti bitene kadar. Köz kestanenin kokusu duyulana kadar.
Japonya'da fiilen yaz bugün biter. Okullar haftanın hangi gününe gelirse gelsin 1 Eylül'de açılır. Tüm deniz mevisimi biter. Plajların etrafındaki büfeler falan kapanır. Şemsiye-şezlong kiralanmaz. Yaz saati uygulaması da olmadığı için günlerin kısalmaya başladığı hemen hissedilir.
Ben hala Türkiye'deki yazı severim ve özlerim.
Ama fark şu ki, Türkiye'de bölgeye göre yaz kavram ve yaşam sitili olarak Eylül hatta Ekim sonuna uzar. Belki de yaz satti bitene kadar. Köz kestanenin kokusu duyulana kadar.
Japonya'da fiilen yaz bugün biter. Okullar haftanın hangi gününe gelirse gelsin 1 Eylül'de açılır. Tüm deniz mevisimi biter. Plajların etrafındaki büfeler falan kapanır. Şemsiye-şezlong kiralanmaz. Yaz saati uygulaması da olmadığı için günlerin kısalmaya başladığı hemen hissedilir.
Ben hala Türkiye'deki yazı severim ve özlerim.
25 Ağustos 2006
Metroda haremlik selamlık

Tokyo'da bir süredir metro hatlarında bayanlara özel vagonlar var.
Bu uygulamanın nedeni trenlerdeki bayanlara yönelik taciz (chikan) olayları. Japonya'da eskiden beri bu olaylar çok yaygınmış. Nedeni benim uzmanlık alanım değil, ama aklıma gelenleri sıralayabilirim: En başta erkeklerin güç açı olması. Japon erkeklerinin dış görünüşünün altında feci bir kendine güvensizlik yatar. İş yerlerinde okullarda sürekli hiyerarşiye boyun eğmeleri ve itaat etmeleri gerekir. Sonra bayanların genelde pasif rolleri benimsemesi ve herşeyi sineye çekmesi. Yani gücünü denemek ve göstermek isteyen erkekler için ideal hedef. Cinsel açlığı çok düşunemiyorum, çünkü cinsellik burda çok serbesttir.
Bu uygulamaya rağmen geçenlerde bir haber dikkatimi çekti: Son zamanlarda chikan nedeniyle tutuklamalar yaygınlaşmış. Demek ki artık bayanlar seslerini çıkarabiliyor. Metro'da chikan azalırken Japon Demiryollarına ait olan ve diğer özel sirket hatlarında chikan artmış.
Demek bir taraftan sıkarken öbür taraftan patlıyor bu işler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)