17 Ocak 2006

Juzo Itami bunu gormeliyidi!

Turkiye'de ilk seyrettigim Japon filmini hatirlamiyorum. Istanbul Film Festivalindeki Asya filmleri serisinden bir Japon filmi olabilir. Ama belki de Moda Sinemasinda izledigim, ve her karesini zev kalarak, icime cekerek izledigim Tanpopo ilktir. Sicak bir yaz gunu oldugunu hatiliriyorum. 91 ya da 92 olmali. Moda Sinemasindaki Japon film haftasindaki merakli azinliktan biriydim. O seansta salonda 10-15 kisi var miydi?

Gecen sene DVD'de Tampopo'yu bulmak ve bu sefer alt yazisiz, Japonca izlemek beni cok sevindirmisti. Ayni seriden Marusa no Onna 1 ve 2, Supa no Onna ve Ososhiki'yi da izledim. Politikacilar, mafya (yakuza) ve ticaret adamlarinin ic ice girmis iliskileri Itami-san'in son zamanlarda isledigi temalardan biriydi. 1980lerin balonlu Japon ekonomisinde milyonlarca yenin nasil kolayca el degistirdigini ve nasil rahatca harcandigini da gosteriyordu. (O yillarda Japonya'da olmak, o gunleri gormek vardi.) Cogu Japon filminde oldugu gibi mutlak kotu ya da iyi de yoktu cogunda. Kotu isler yapan adamlar bile, hakli cikartilmamakla beraber, kisisel nedenleri gozler onune serilerek tanitiliyor Itami-san'in filmlerinde. Toplum da elestirilerden payini alir. Paragozlugu besleyen hep o adamlarin cevresindeki metresleri, esleri, evlatlari, dalkavuklari...Gercek suclu kim? Sonunda iyilerin kazanmasina sevinsekse de, buruk bir tat hep kalir, bazen bir belirsizlik, kesin mutlulugu engelleyen bir suphe icimizden kolay gitmez.

80lerin 90larin "al gulum ver gulum"lu iliskilerinden beri Japonya pek cok asamalardan gecti, sirket iflaslari, bankalarin geri donmeyen borclarindan sonra bazi seyler degisti. Ama iste degismeyen seyler de var.

Depreme dayaniklilik belgeleri sahte olarak duzenlenen apartmanlari borc-harc ev almaya calisan insanlar bilerek satan Huser Sirketi'nin yoneticisi Susumu Ojima bugun Diet komisyonuna ifade verdi. Aslinda gozuktu, ama kayda deger bir sey soylemedi. Kendi kendini suclu durumuna dusurebilecek ifadelerden cekinirmis. Bu ifade ne ise yariyorsa, yanit vermeme hakki varsa...Bu sirket 2. Dunya Savasi'ndan beri 8 aylik bir donem haric iktidarda olan ve kokusmusluk imajindan Koizumi sayesinde biraz kurtaran Japon Liberal Partisi'nden Kosuke Ito ile ilgiliymis. Ito'nun secim kampanyasina bagis yapmis. Tesaduf ki Ito'nun akrabalarinin yontettigi bir sirket de Huser'in binalarinin denetiminden sorumluymus. Sahte raporlari yaz, secim icin parayi al. Al takke ver kulah! Simdi bu curuk binalarda oturan insanlar ne yapsin? Nedense tuteticilerin zararinin yarisini Japon hazinesi odeyecekmis! Bizim vergilerimizle! Japon Hazinesinin akil almaz ic borcu yetmezmis gibi!

Ah iste Itami-san'lik olaylar! 97'deki Itami-san'in intiharini da hayal meyal hatirliyorum. Itami-san yasasaydi 2000lerde nasil filmler yapardi acaba?


IMDB'de Itami-san
Tokyo Metropolis'de Itami-san
NY Times'da Itami-san

13 Ocak 2006

Megumi Yokota yasiyor mu?


Megumi Yokota 15 Kasim 1977'de Niigata'da okul donusu bedminton oyanadiktan sonra eve donerken yok oldu. 13 yasindaydi. Polisin tum arastirmalarina ragmen akibetinden 20 yil haber alinamadi. 1997'de G. Kore'ye kacan K. Koreli casus, Megumi'nin cuvala konup K. Kore'ye giden bir gemiyle kacirildigini, K. Kore'de Japonya'a gonderilecek casuslara Japonca ve Japon adetlerini ogrettigini soyleyene kadar gercek anlasilmadi.

Aslinda kacirilan tek Megumi degildi. 70lerin sonu ve 80lerin basinda belki de 100lerde Japon vatandasi kacirilmis olabilirdi. G. Koreliler, Taylandlilar da kacirilmisti. 2002'de kacirilan 5 Japon iade edildi. K. Kore'deki aileleri de 2004'te. Ama K. Kore'nin iddiasina gore Megumi depresyon amaciyla detavi gordugu hastanede 1993'te intihar etmisti. K. Koreli bir kocasi ve bir de kizi vardi. DNA testleri torunun gercekten Megumi'nin kizi oldugu dogruladi. K. Kore tarafi Megumi'ye ait oldugunu iddia ettigi kulleri Japon tarafina verdiyse de Japonlar DNA'nin tutmadigini soyleyip K. Kore'yi yalancilikla sucladi. Tabii kemik kullerinden alinan DNA'nin zaten guvenilir olmadigi ve Japonlarin konuyu gundemde tutmak icin yalan soylediklerini iddia edenler de var.

Megumi'nin ailesi cabalarini surduruyor. Kizlarinin yasadigina inanan anne-baba, sik sik TVlere cikiyor, hukumet uyelerinden bilgi aliyor, K Kore'ye yayin yapan radyolarda konusuyor. Benzer durumdaki ailerle de cabalarini surduruyorlar. Ama K. Kore'den pek umut yok. Nukleer guc haline gelen ulke, K. Asya'da guvenligi tehdit etmeye, ve kendi vatandaslarini ezmeye, fakir yasatmaya devam ediyor.

Megumi bence yasamiyor. Belki de yasasa bile basina gelen kotu birseyden dolayi ailesine donebilecek durumda degil. Umutla beklemeyi surduren ailesi birgun durumu kabul edecek. Torun dilini bilmedigi buyukbabasi ve buyukannesiyle belki yakinda gorusecek. K. Kore'deki Japon dusmanligi dusunulurse zor olmali. Acaba oz annesinin Japon oldugunu hep biliyor muydu? Annesinin basina gelenleri ogrendikten sonra K. Kore'de yalanlarin rejiminde yasamak nasil bir duygu?

Soguk savasin hala surdugu bu bolgede insanlarin cektigi cile de devam ediyor. Ayri kalan kardesler aileler oysa hala birlesmeyi, bir sekilde Guney ya da Kuzey'in bayragi altinda da olsa, bekliyor. K. Kore'den Cin'e kacip seks kolesi ya da evlilik kolesi olarak calistirilan kadinlar da dramin ayri bir yuzu. G. Kore'ye kacanlarsa vahsi kaptalizm ve birseyselligin on planda oldugu topluma cok zor intibak sagliyorlar.

Insan insanin kurdu.

Biz bu pilotu biliyor muyduk?

Sanirim 2002'deki Dunya Kupasi sonrasi ya da siralarindaydi. Televizyonda Ertugrul Faciasi ve Turkiye iliskileir gundeme geldi. Gazetelerde yazilar da cikti. Iste Iran-Irak savasinda Turkler Japonlara nasil yardim etti, diye. Bizim hemen hemen hic bilmedigimiz bir seyi, Japonlar hep hatirlamisti. Boyle cok da onemli gibi gorunmeyen bir olay, iliskilerde ne kadar etkili oluyor.

Iste hic aklima gelmeyen kadirsinaslik ornegi gecen hafta gerceklesti. Koizumi o pilotla gorustu ve tesekkur etti. Aslinda bizim de emekli pilota tesekkur etmemiz gerek, cunku Japonlarin bizimle ilgili dusuncelerine az da olsa pozitif bir katkida bulundugu icin.<

12 Ocak 2006

Toplu iskence cekmeyi sever mi Japonlar?

Bugun isten bir arkadasla konusuyorduk. Sirketlerdeki alt-ust iliskilerinden ve islerin yurumesinden bahsediyorduk. Soyle dedim: "X-san, bence Japonlar toplum olarak, topluca aci cekmekten hoslaniyorlar. 'Wa' (uykumluluk, beraberlik duygusu, guruplarda ve insan iliskilerinde var olmasi on gorulen baslica gorunmez kosul) bence daha cok aci cekilen durumlarda hissediliyor." "Sevincte 'wa' yokmu sence", diye sordu X-san. Ben de "var ama daha cok yil sonu partilerinde, toplu ickili kutlamalarda goruluyor sevinci paylasmak. Cogunlukla zorluklara beraber katlanmak onemli", dedim.

Dusundu biraz. Guldu. Sonra su ornekleri siraladim:
- Bir kisi iste gec kalirsa hep beraber gec vakte kalmak, en azindan suclu hissetmek.
- Musteri durumundaki sirket, ya da sirketteki insanlar bayram aralarini tatil alamiyorsa, isi olmasa da alt sirkettekilerin tatil alamamasi.
- Patron gitmeden onceden cikip isten ayrilmamak
- Mesgul olan kisinin ayni sirkette ya da birimde calisip, erkenden cikanlara dis bilemesi
- Sik tatile cikanlara kotu gozle bakilmasi
- En kisa ve kolay yoldan sonuca gidilmesi yerine uzun yollardan ve zahmetlice gidilmesinin tercih edilmesi.

Ozellikle Japonya'da calisan yabancilar icin en zor konulardan biri. Yabanci sermayeli sirketlerde calisirken cok sorun olmuyor aslinda. Etrafa fazla aldirilmazsa. Ama Japon sirketlerinde insan bogulabilecegini biliyorum.

11 Ocak 2006

Yabancilarla Japonlar

Ozel yasamda olsun, sirketlerde olsun, win-win Japon-yabanci iliskileri nadir bence. Ben uzun sureli bir iliskiyi surdurebilen sayili insanlardanim belki. Tabii cok karamsar da degilim. Japonlarla evli olan cok yabanci var, uzun suren aileler var. Ama temelde bir tarafin oburune uymadan islerin yurumeyecegini dusunuyorum.

Bu konuda kimbilir daha kac yazi yazayagim.

Yabanci sermayeli sirketlerde de durum bence oyle. Uzuuun zamandir boyle sirketlerde calisiyorum. Neyi ne kadar kim kontrol ediyor cogunlukla belirleniyor ve ona gore duzen isliyor. Eger fonksiyonlarda ortusme varsa, ya da cikarlarda celisme, iste noktalarda anlasmazlik cikiveriyor. Hedefler ayni olabilse...Ayni sirket icinde bile hedefler farkli oluyor cogunlukla. Japonlar uzun vadeli pazar payini arttirmayi hedeflerken, yabancilar kisa vadeli marjin pesine olabiliyor cogunlukla. Zaman alsa, kar marji yuksek olmasa da yuksek kaliteyle pazar payini, musteri bagliligini arttirmak istiyor Japonlar. Yabancilar icin, Japonya pazarlardan biri, yatirimdan olabildigince cabuk getiri alinmali, hissedarlar mutlu edilmeli. Uzun vadede ne olursa olsun.

Sorunlarin asilmasi zaman aliyor.

Bence boyle temel cikarlarla ilgili konularda uyum mumkun degil, bir taraf kaybetmeli. Parayi veren dudugu caliyor cogunlukla.

10 Ocak 2006

Hachiko, beklemenin adi

Shibuya istasyonunda hergun yuzlerce kisinin bulustugu noktalardan biridir ilk "duyusta": Hachiko.

Bir kac yil aslinda cok da onem vermedim, boynu bukuk bir kopek heykelini, yine bir Japon garipligi dige dusundum. Hep orada beklenir Shibuya'da, dakikalarca. Asya'nin ya da Japonya'nin dinamizmini sembolize eden o dort yol agzina bakar insan. Isiklar degisir, beklenen kisi gelir, o kalabaliga karisilir. Hachiko hep orada bekler.

Gecen yillarda Hachiko'nun gercek hiyakesini ogrendim. Televizyondaki bir programdan. Hachiko megerse olen sahibini gunlerce ve gunlerce boynu bukuk Shibuya istasyonununda bekleyen Akita cinsi kopegin ismiymis!!

Japonya'nin en unlu, en sadik kopegi. Amazon'da bile Hachiko uzerine Ingilizce kitaplar var, ornegin "Hachiko Waits".

Bu yil Kopek Yili! Sadik ve emektar kopeklerimize sevgiyle!

08 Ocak 2006

Daejanggeum

Daejanggeum, Saraydaki Mucevher, Japonyadaki adiyla Changum.
Japonyadaki G. Kore dalgasi (Hanryu) devam ediyor.

Japonya eski degerlerini, ictenligi, samimiyeti, erkeklerin duygusal ama egilmez, kizlarin masum oldugu zamanlari Kore dizilerini izleyerek hatirliyor. Changum da bu dizilerden biri. Saraydaki kizin basina gelmedik kalmiyor, ama her seferinde safligi ve iyiligi sayesinde iyi seyler oluyor. Kotu kadinlar hep kuyusunu kaziyor, ama o hic yilmiyor.

Gecenlerde NHK'de ozel program vardi. Programin ozel koselerinden biri Changum'un en aglanan shanleriyidi ve tabii ki Changum'un annesinin oldugu sahne en cok aglanan sahne secildi. Hic garip degil, benim bile gozlerim yasardi, ne de olsa eski Turk filmlerini sinemada seyreden son kusaklardanim. Turkiye'de de yayinlansa eminim benzer tepkiler alir ve cok sevilir. TRT duyuyor musun??

07 Ocak 2006

Japonya'da yeni yil

Hanazono Shinto Tapinagi
Japonya'daki yeni yil haftasi bitiyor.

24-25 Aralik senliklidir, Noel (Christmas), Hristiyanlikla hic alakasi olmadan, sevgililerin bir bayrami gibi kutlanilir. Pek cok insan bu bayramin Hristiyan ulkelerde nasil kutlanildigini, hatta dini anlamini bile bilmez. Iste Japonlarin ilginc yanlarindan biri daha. Oylesine, yuzeyse olarak bir yabanci adeti almislar, kendilerine yabanci gelen seyleri iste boyle, kendilerine uydurarak adapte ederler.

25'i gecesi ise, pek cok yerde Noel susleri sokulur, isiklar azalir, cunku artik Japon yeni yili kutlamalari baslar. Yeni yil bayrami aslinda eskiden aya gore degisen Cin takvimine gore kutlanililirmis, Cin yeni yil kutlamalari gibi. Meiji zamaninda batili takvime gecilince adet Ocak 1'e alinmis. Ama adetler devak ediyor.

Bu yil da kopek yilina girildi. Cocuklara bayram harcliklari (otoshidama), 1'inin sabahinda ozel eve ve yoreye ozel corba (ozoni), hala bazi evlerde ozel yemek (sechi ryori). Bizim sokakta koto calar gunduzleri, dukkanlar kapalidir. Evlerin ve dukkanlarin kapilarinda ozel susler, cogunlukla cam agaci dallari vardir, ama sussuz, yalin.

31'i gece yarisindan itibaren tapinaklara yeni yil dualarina gidilinir. Eski yilin muskalari, nisanlari yakilir, tutsuler yakilir. Shinto ya da Budist tapinaklari cok farketmez Japonlar icin. Uzun kuyruklar olur sogukta.

Insanlar her zaman tanridan iyi seyler ister. Yeni yila arindirilmis duygular ve baris dilekleriyle girmek her zaman iyi bir baslangictir.