17 Temmuz 2007

Dün sallandık

Ağır bir hasar olmadı. Dün tesadüf 23 katlı bir binadaydım, Tokyo Shinjuku'da. Her depremde aynı korkuyu hissederim, hafif sallantılar gittikçe şiddetlenirken acaba dönülemez noktaya gelinecek mi? Dün de hiç kıpırdamadım, neyse sallanmalar yavaşladı. 28 katlı bina gacırtılar çıkartarak, geniş geniş yaylandı, esnedi. Sonra herşey normale döndü. Depreme hazırlıyız aslında. İş yerinde 3 ayda bir binayı boşaltma tatbikatı, evde kapının yanında duran acil durum çantası. Ama yine de çelik binayı inletiyor işte vurduğunda.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Taylan çok geçmiş olsun! Ben 17 Ağustos depremini bizzat yaşamış ve bacağını kırmış biri olarak aylarca etkisinden çıkamamıştım.

Umarım herşey yolundadır...

Özge

Adsız dedi ki...

Geçmiş olsun. Japonlar işini sağlam tutuyorlar. Binaları dayanıklı, yöneticileri sorumlu. İstanbul da böyle bir deprem olsa ölü sayısı yüzbinleri bulurdu. Yakında bekleniyor zaten. Hayırlısı. Her felaketin ardında yeni gün başlar ya da gecenin en karanlığa ulaştığı nokta güneşin doğmaya başladığı andır derler. Avrupa nasıl savaşların ardından bu gününe gelebildi, sanırım bizim de şöyle bir derinden sarsılmamız lazım. Yoksa rüşvetsiz iş yapılmaz, torpilsiz ekmek kazanılamaz oldu bu Türkiye'de.

Taylan dedi ki...

Evet herşey yolunda. Teşekkürler. Özge, sen de herşey yolunda mı?

Tanakan, maalesef son cümlelerinde anlattığın durum Osmanlı'dan beri hatta Cumhuriyetin ilk yıllarından beri süregelen şey. Romanlarda falan da yazar. Sebahattin Alinin hikayelerinde. Ahlaklı olmanın gereğine tek tek bireyler olarak inanmadıkça düzelme olacağına inanmıyorum. Derin bir sarsılmanın şokunun bunu sağlayacağından şüpheliyim. Böyle derin krizler kendi fırsatçılarını, örneğin karaborsacıları, yağmacıları, yaratır. Bildiğin gibi 3 ay önce dövizli askerliğe gittim. Bizim koğuşta bir koğuş nöbetini halledemedik. Sırayla yapılacak bir olay. Gecenin köründe kalkmak zor ama sonuçta bir saat. Hasta numarasına yatanlar kalkmayınca sağlamlar da işi gevşetti, sonuçta bir yığın kavga gürültü. Toplu yapılması gereken işlerde bile arazi olmama enayilik haline geldi. Bilmem anlatabildim mi...

Adsız dedi ki...

Öyle iyi anlıyorum ki seni. Özellikle askerde nöbet olayını. Sen yine 1 ay da yırttın ben 5 ay boyunca uzun dönem erler kantinde televizyon izlerken günde 6 saat çavuş olarak nöbet tuttuğum zamanları bilirim. Arazi olmanın ne demek olduğunu çok iyi anlıyorum. Neden Türkiye de hiçbir şey düzelmez çok basit "İşine öyle gelenler taş koyuyor". İnanabiliyormusun İzmir'de dolmuşçular yüzünden metro inşaası 5 sene gecikti. Neymiş dolmuşçular para kaybedecekmiş. Ekmeklerinden olacaklarmış. Bir dolmuş hattı 400-500 milyar :)) Ne ekmek parası ama. Fırın alırsın o parayla. Sırf bu yüzden bu memleketi bir daha dönmemek üzere terketme kararı verdim. Artık ahlaksızlığın şan, hırsızlığın şeref, hainliğin hak olduğu bir toprağa ben vatan demem. Yakında Japonya da görüşürüz nasıl olsa :)).