Japonlarla iş için biraraya gelenler Japonların yüzlerindeki ifadesizlikten, evet/hayır yanıtlarındaki çelişkilerden gittikçe uzayan ve sonu gelmeyen müzakerelerden dert yanarlar. Hatta bu durum şimdilerde Batıda okutulan pek çok kültürlerarası işletme kitabının da konusudur.
İş toplantılarında gerçek niyetleri, düşünceleri açık etmemek tabii yalnız Japonlara özgü değil. "Poker-face" (poker yüzü) denen "elindeki kağıtları açık etmeme" aslında kesinlikle tavsiye edilen bir davranış. Peki neden Japonlara özelmiş gibi algılanıyor?
Bence yalnız iş hayatında değil gündelik yaşamlarında da bu davranışın, "honne-tatemae"nin genel insan ilişkilerinin bir parçası olması Japonları özel yapıyor.
Honne kişinin kendi özel duyguları ve düşünceleri demek.
Tatemae ise kişinin dışarıya vurduğu "zevahiri" duyguları ve düşünceleri. Kestirme düşünenler hele de biz Türkler için olay biraz ikiyüzlülük, harbi olmama diye düşünülebilir. Ama her kültürle ilgili meselede olduğu gibi, bir kültürde geçerli olan değer yargıları, diğerinde hiç bir anlam ifade etmiyor, ya da tam tersi etki yapıyor.
Honne ve tatemae de aslında mutlak değil karşıdaki insanın samimiyetine göre değişiyor. Ne kadar honne olsa da 100.000% samimiyet olamayabiliyor. Bazen insanların yalnızca kendinde sakladığı 100.000% gerçek düşünceleri duyguları olabiliyor. Bu yüzden işte görünüz ya da yüzeysel tepkilerin değerlendirmesi aldatıcı sonuçlara yol açabilir.
Peki bu Japonlara da uğraşılmaz deyip bırakmak mı gerek? Hayır, aslında çok zor değil. Karşıdakini dinlemek, dinlemek ve dinlemek, dahası yüz ifadesini, hal ve davranışlarını da adeta "dinlemek" gerekli. Alkollü toplantılar Batıda ve bizde olduundan daha da fazla bu "karşılıklı açılma, anlaşma" amacı için kullanılıyor. Yani son zamanların değimiyle "nominyukeishon" (nomu=içmek+communication).
Tabii herkes böyle değil, unutmamak gerek. Kişiye göre, ya da yerel özelliklere göre honne-tatemae dereceleri değişebiliyor.
Bu konuyu şirkette hergün gözlüyorum da, aklıma oradan geldi. Japonca bilmeyen ve bu konuda çok acemi olan Amerikalılar bazen çok çaresiz gözüküyor da.