Japonya'da benim gibi uzun zaman yaşayan birinin Japonlara hayran olduğu düşünülebilir. İşin aslıysa, zaman ilerledikçe güzel olan şeylerle beraber o kadar (bize) hoş gelmeyen konuların da göze batması. Bu noktaya gelindiğinde genellemeler yapma eğilimi başlıyor. "Japonlar şöyledir, böyledir zaten" demeye başlıyor insan. Tabii bu kolaya kaçma. Daha derinlerde "Japonlar" genellemesinden A-san, B-sanlar ya da C alt-kültürü bazına inmek gerekiyor.
Her ne kadar konu başlığı genelleme gibi dursa da amacım tabii bu değil.
Bahsetmek istediğim konu genellikle Japonya'da yaygın olan bir davranış şekli. Çok belgelenmiş, konuşulmuş olsa da başıma gelen bir şey olduğu için aktarmak istedim.
Geçen sene bir konuyu şirket içindeki bir başka bölümle görüşüp karara bağlamak gerekiyordu. Bir kaç ay boyunca konuştuk, sorunları ele aldık ve bir karar vardık. Öbür tarafın konunun çözümünde çok rahat olmadığını hissediyordum, ama karşılıklı fedakarlık yapmamız gereken bir durum vardı ve çözüm başka türlü mümkün değildi. Sonunda anlaşıldı. Detaylar karara bağlandı. Ve uygulamaya geçildi.
Aradan bir kaç ay geçince bazı söylentiler kulağıma çalındı. Meğer karşı takımın müdürü alt kademelere bir şey aktarmamış. Görüşmelere katılan temsilcilerden biri de toplantılarda çok ılımlı ve işbirliğine hazır gibi dursa da benim takım aleyhinde atıp tutuyormuş, kendilerinin büyük ödünler verdiği ve bizim takımın yan gelip yattığını söylüyormuş. Madem öyle düşünüyordu, neden görüşmelerde tam karşıt izlenim verecek şekilde davrandı ve karar katıldı?
Turist rehberleri de aynı şeyi söyler: Japonların en zor grup olduğunu. Çünkü gezi sırasında çok güler yüzlü ve halinden memnun gibi görünenler Japonya'ya döndükten sonra buradaki tur operatörlerine şikayet mektupları yazıp ne kadar aksaklık varsa sayıp dökerlermiş. Gezi sırasında aksaklıklara işaret etseler Türkiye'deki operatör de önlem alıp dikkatli olabilecek halbuki.
Anlaşmazlık durumunda (herkes değil tabii) olabildiğince çatışmadan uzak kalmaya çalışan insanlar bunlar. Bilinçli bir iki yüzlülük değil bu. Tartışma ortamına alışık değiller. Olabidiğince zahmetli ve can sıkıcı durumu atlatmayı isterler pasif kalarak. Ama elde ettikleri en iyi sonuç olmaz tabii. Kolaycı ama işi çok zorlaştıran bir tutum.
3 yorum:
Yazını okuduktan sonra,aklıma Nisan ayında İstanbulda yapılan Japon sergisi geldi.İhtilaflı durumlar vardı.Bu durumlar karşısında 1 kişi haric digerleriişin bitme saatlerinde
sorun cıkardı.Bu da bizi cok yordu tabiiki...İşin en ilginc yanı,bu vatandaşın benimle beraber olan diger arkadaşımın calışma stilimizden kan grubumuzu bilmesiydi.Belkide ona da sorun cıkaracak bir şey bırakmamışızdır.!!!
Hazal
Japonlarin bu durumu gerçeketen cok can sikici ve zor!!..
Ayni seyi ikili iliskilerde de yasayabiliyorsun,cok cok dikkatlice gozlerine ve mimiklerine bakmak gerekiyor anlamk icin onlarin memnuniyetsizliklerini ki bu da her zaman mumkun degil taktir edersiniz ki.
Japonlarla calismismis,Japon arkadaslari ve sevgilsi olan biri olarak diyebilirim ki onlara surekli telkin ettigim tek sey "lutfen benimle acik olarak duygulariniz ve fikirleriniz hakkinda konusun!lutfen hic bir seyi icinizde saklayip iliskilerimizi zorlamayin!! Ben bir yabanciyim ve sizi bu sekilde anlamam mumkun degil!"...
Ne kadar mi basarili olabiliyorum?Bu konudaki sikintilarini hic belirtmemislerden cok daha fazla.Surekli bu sekilde telkin alan biri Japon bile olsa bir sure sonra duygulari hakkinda konusmaya basliyor...
Hazal,
Japonlar kan grubumuyla karakter tahliline bayılır ve çok inanırlar.
Fulya,
Dediğin doğru. Bundan başka kolay yol da yok. Bazen özellikle duygusal ilişkilerde bu da işe yaramıyor. Yabancı da olsan onların bu sinyallerini anlamanı bekliyorlar. Kısa vadede sonuç alınsa da uzun vadede gerek iş gerek özel yaşamda yabancıyla iletişim sonuçta sıkıntı veriyor onlara. Tabii işi bu kadara vardıranlar kafalarında hala dışarıya kapalı bir Japonya'da yaşayanlar. "Japon Japonu anlar". Bu yüzden son aylarda yabancı basında Japonya'nın aslında hala dışarıya ne kadar kapalı olduğuyla ilgili yazılarda artış var.
Yorum Gönder